info@mekan.com

Bir Günde Gaziantep Kültür ve Yemek Rehberi

3 Aralık 2014
Bir Günde Gaziantep Kültür ve Yemek Rehberi

Gastronomi dalında Birleşmiş Milletler Eğitim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) ''Yaratıcı Şehirler Ağına' giren Gaziantep çeşitliliği ve lezzeti mutfağı ile göz kamaştırdı. Binden fazla konuğa yöresel tatlar olan sarma, börek, köfte ve kebap çeşitleri, Antep baklavası ve Antep fıstığının yer aldığı ikramlar sunuldu. Ben de bu ödülü fazlasıyla hakettiğini düşündüğüm Gaziantep'i sizler için köşe bucak gezdim ve en güzel lezzetlerini deneyimledim.

Gurme turu yapalım, Antep’in ve Urfa’nın muhteşem yemeklerinin tadına bakalım diye çıktığımız iki günlük yolculuk tam anlamıyla tadım ve tarih turu oldu. İstanbul’dan 6 uçağıyla Gaziantep’e doğru yola çıktık. Erken saatlerde şehre vardık. Şansımıza hava harikaydı! Ne sıcak ne de soğuk. Tüm gün şehirde gidilmemiş yer bırakmayacaktık. Bu yüzden güne harika bir kahvaltı ile başlayalım dedik. Antep’liler güne Beyran çorbasıyla başlar dediler. Biz de Beyran’ın en güzel durağı olan Metanet Lokantası’na gittik.


Metanet Lokantası

Şehrin merkezinde olan bu lokanta sabah 9:00 olduğu an dolmaya başlıyor. Gerek turistler gerekse yerli halk güne Beyran içmeden başlayamıyor. Beyran; kuzu eti, iç yağ, et suyu, pirinç, sarımsak ve bol bol acı biber karışımından yapılan bir çorba. Tek cümleyle özetlediğime bakmayın, yapımı bir hayli zahmetli. Beyran yapımı için; kuzu etleri 12 saat suda haşlanıyor diğer yandan pirinçler de başka bir tencerede haşlanıyor. Bakır bir tabağa kemiğinden ayrılmış kuzu eti, haşlanmış pirinç, et suyu ve tereyağ kıvamına getirilmiş iç yağ konuluyor. Lokantanın sahibi Mehmet Bey tam 52 yıldır çorbayı kendi elleriyle hazırlıyor. Eğer lokantaya giderseniz kendisini çorbayı hazırlarken görebilirsiniz. Size servis yapacak arkadaş servisten hemen önce bakır tabağın üzerine ben diyim 2 siz deyin 3 kaşık acı kırmızı biber döküyor ve bakır tabak ateşin üstüne konuluyor. Bir fokurdama bir takırdama derken çorbanız içime hazır oluyor. Benim gibi mide sorunu yüzünden acı yiyemeyen arkadaşlar; lütfen servisini yapacak arkadaşa durumunuzun “ciddi” olduğunu söyleyin… Acısız olsun lütfen dediğinizde bir kaşık, acılı dediğinizde ise Allah ne verdiyse basıyorlar biberi. Benden söylemesi. :) Afiyet Olsun.



Gelelim ikinci durağımıza;

Katmerci Zekeriya Usta

Gaziantep’te beni en çok heyecanlandıran lezzetlerden biri katmer oldu. Sorduk soruşturduk ve Katmerci Zekeriya Usta'yı bulduk. Beyran’dan sonra katmer yememizi önermişlerdi. Biz de bu sıraya bağlı kaldık. Trafiksiz bir sokakta bulunan Katmerci Zekeriya Usta’nın dükkanının önü ana baba günüydü. İnsanlar oturmak için sıra bekliyordu. Elimizi çabuk tutmamız lazımdı çünkü saat 11’den sonra Katmer servisi yapmıyorlardı. Peki 11’den sonra ne yapıyorsunuz diye sorduğumuzda Zekeriya Usta yurtiçi ve yurtdışı için siparişleri hazırladıklarını söyledi. Gelelim Katmere… kendisi ince açılmış hamurun içerisine taze kaymak, meşhur Antep fıstığı ve toz şeker serpiştirildikten sonra gözleme gibi katlanıp odun ateşiyle ısınan fırına sürülüyor. Lezzetini kelimelerle ifade edemeyeceğim bu şaheseri gerek yerinde yiyebilir gerekse de sipariş verebilirsiniz. Zekeriya Usta'dan duyduğumuza göre dünyanın öteki ucuna bile gönderim yapıyorlarmış. Afiyet, bal, şeker olsun! diyerek 3. durağımıza geçelim.



Biri tuzlu diğeri tatlı iki şahane lezzetin ardından kendimizi şehir merkezinin sokaklarına attık. Karşımıza Türkiye’nin ilk ve tek mutfak müzesi olan Emine Göğüş Mutfak Müzesi çıktı. Konak tarzında olan bu sevimli müzede Antep mutfak kültürüne ilişkin sofra düzenleri, mutfak malzemeleri sergileniyor. Müzeyi 15 dk’da gezebilir, ardından sokak turuna devam edebilirsiniz. 

 Müzeden çıkınca hemen köşedeki sokaktan sola dönün. Karşınıza Para Müzesi çıkacak. İki katlı çok eski bir avludan oluşan bu müze bir akademisyen ve bu işe gönlünü vermiş bir vatandaşımız tarafından ayakta kalıyor. 150 ülkeden 100 binin üzerinde eski paralar aklınızın ucundan dahi geçmeyecek şekilde 15 farklı bilim dalı ışığında size anlatılıyor.




Peki kim nasıl anlatıyor diye sorarsanız videoya tık tık. :)


 
Karnımız tok sırtımız pek sokakları arşınlamaya devam ediyoruz. Karşımıza hemen Gaziantep Kalesi’nin karşısında Medusa Cam Eserler Müzesi ve şuan adını anımsayamadığım butik bir müze daha çıktı. Klasik eski dönem Antep evi şeklinde olan bu butik müzelerde Roma, Bizans ve İslam döneminden eserler sergileniyor. Giriş sanırım Tam 5 TL gibi küçük bir rakamdı. Müzeleri 15 dk’da gezebilirsiniz.

Gelelim müzelerin müzesi Zeugma Müzesi’ne. Yanlız buraya kadar anlattığım heryer birbirine yürüme mesafesinde kalıyordu. Zeugma Müzesi için taksi tutabilirsiniz.

Zeugma Müzesi

Dünyanın en büyük mozaik müzesi olarak bilinen bu müze, gerek mimarisi gerek içindeki tarihi eserlerin sunum şekli ile kendinizi tam olarak Avrupa’da bir müzede gibi hissettirecek. Zeugma’dan gelen mozaikleri ve şehrin tamamını burada gezebilirsiniz. Kulaklıklı dinleme cihazları ile her bir sütunun ve eserin hikayesini dinleyebilirsiniz. Müze içerisinde 15 dk’lık 3 boyutlu Zeugma belgeselini de izlemeyi ihmal etmeyin. Ayırca Dünyaca ünlü Çingene Kızı mozağini görmeyi sakın sakın unutmayın. Bu mozaikten yapılmış portre müze içerisinde özel olarak korunan siyah bir odada sergileniyor. Güvenlik görevlisinden duyduğumuza göre bu esere paha biçilememiş hatta yurt dışında sergilenebilmesi için gerekli seyahat sigortasını hiçbir sigorta şirketi karşılamadığı için yurtdışındaki önemli sergilere gidememiş. Bence iyi olmuş. Gelsinler yerinde görsünler değil mi?




Halil Usta

Müzelerden ve sokak turundan sonra çok acıktık. İstediğimizde buydu zaten. Acıkıp yemeği hakkıyla yemek. 3. lezzet durağımız olan Meşhur Halil Usta’ya gittik. Müzenin bir kaç sokak arkasında kaldığı için yürüyerek gidebilirsiniz. Yolda yürürken acaba doğru yolda mıyım? diye kendi kendinize sorabilirsiniz. Sıkıntı yok yola devam. Halil Usta’nın olduğu sokağa girer girmez lokantanın önündeki kuyruktan, müthiş kebab kokusundan ve araba trafiğinden doğru yerde olduğunuzu anlayacaksınız. Halil Usta’da ortaya karışık kebap söyledik.  Küşleme, simit kebabı, sebzeli kebaptan oluşan tabak ve ortaya bol baharatlı salata ve bakır kaselerde buz gibi ayran geldi. Ben sizin yerinizde olsam sadece küşleme sipariş ederdim. Küşleme, koyunun omurgasının ortasından yanlızca iki tane çıkan sinirsiz bir parçadan yapılıyor. Halk dilinde lokum diyoruz. :) Ustalar ise havyar neyse küşleme de odur! diyor.



 Bakırcılar Çarşısı ve Tahmis Kahvesi

Tüm gün gezi ve yemek derken midemizin ve vücudumuzun dinlenmeye ihtiyacı var. Köşeden geçen bir minibüse atlayarak direk merkeze gittik. Tahmis Kahvesi’ne gidip meşhur tahmis kahvesinden içelim dedik. Yol üstüne bakırcılar çarşısına girdik. Bakırdan yapılmış enfes eşyaları gördük. Ben sürahi almak için çok direndim ama eşimin engelleri beni yıldırdı. Bu yazıyı okuyup Antep’te harika vakit geçirecek olan dostlara ricamdır, bakırdan dövme sürahi isterim. :) Çarşıdan geçip Tahmis Kahve’sine girdik. Ben diyim 100 siz deyin 200 yıllık harika bir yer. İki katlı, yanlız katlar üst üste değil yanyana gibi üsten tüm aşağıyı rahatca görebiliyorsunuz. Girişte salonun ortasına kocaman bakırdan bir soba kurmuşlar. Soba sıçağı ile karşılanıyorsunuz. Siz kahvenizi yudumlarken kapıdan yerel kıyafetli müzisyenler giriyor. hem çalıyorlar hem söylüyorlar. Bu video da sizin için tık tık :)



 

İmam Çağdaş
 
Kahvenin ardından şehrin diğer sokaklarından yürüyerek İmam Çağdaş’a gittik. Halil Usta’da kebaba doyduğumuz için İmam Cağdaş’ta lahmacun, salata ve nefis ayran ile günün yemek faslını kapattık. İmam Çağdaş  Gaziantep’in en popüler ve lüks restornalarından bir tanesi. Servis ve lahmacunlar nefisti! İstanbul’da yediğimiz lahmacunsa bunlar neydi diye sorgulayarak mekandan ayrıldık. :)

Elmacı Pazarı Güllüoğlu
 
Bildiğimiz meşhur Güllüoğlu baklavasının ilkidir. Hatta Türkiye’nin ilk baklavacısıdır. İçinde 6-7 masa bulunan küçük bir baklavacıdır. Tarihi öneminden ve marka değerinden dolayı mutlaka gitmek gerekir. Lezzetine sözüm yok enfesti fakat baklavanın yanında çay içmek istediğimde çay olmadığını söylediler. Nedense çay olmayınca benim motivasyonum bozuldu pek mekandan zevk alamadım… Asıl baklavayı ertesi günü Urfa gezimizde yedim. Onu da Urfa yazımda okuyacaksınız. :)

 
Koca şehri bir güne sığdırdık biz bittik ama şehirde bitti. :) Eski Antep konaklarının ve evlerinin olduğu Antep’in en turistik mahallesi olan Bey Mahallesi’nde bulunan Tarihi Tepebaşı Konağında konakladık. Herşeyin aslına uygun restore edildiği bu şirin butik oteldeki servis ve konfor da harikaydı. Ertesi sabah otelin mağara şeklinde olan yöresel çalışmalarla dekore edilmilş kahvaltı salonunda bol zahterli Antep kahvaltısı ile şehirden ayrılarak Urfa’ya doğru yola çıktık.

 
Bir günde Gaziantep’te ne yenir? Gaziantep’te nerelere gidilir? bu soruların cevaplarını vermeye çalıştım. Antep’ten gelirken çarşıdan kuru patlıcan, kuru domates, Antep fıstığı, biber salçası (sıvı olduğu için uçakta el bagajınızda kabul etmezler), baharat, enfes baklava ve bakır sürahi almayı unutmayın.  

 

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR

Havaların ısınmasıyla birlikte kısa da olsa tatil yapma ihtiyacı hissetmeye başladık bile!  Baharın getirdiği sıcacık hava, ılık ılık esen rüzgarlar, rengarenk çiçekler, yemyeşil ağaçlar, kuş sesleri ve daha birçok güzellik sayesinde, ruhumuz kışın yarat…
Sonbaharda bir yerlere kaçma niyetiniz varsa, gidilip görülesi en güzel yer şüphesiz Yedigöller. Göllerin çevrelediği ormanda, sararan yaprakların tablo gibi görüntüsü sonbaharda masalları aratmayan cinsten. Bu muhteşem görünt…
Bu yıl hem Ramazan Bayramı’nın hem de Kurban Bayramı’nın 9 gün tatil oluşu yüzleri güldürüyor. Yazın sıcak günlerine denk gelen bayram tatillerini çoğunluk şehir dışında, Ege ve Akdeniz kıyılarında geçiriyor. Kurban Bayramı tatili için s…
Ülkede kriz aldı başını gitti, turist gelmesi bir yana dursun işsizlik sebebi ile fiyatlar tavan yapınca yerli turistlerde tatil ve seyahat planlarını başka ülkelere özellikle de Yunan Ada’larına doğru taşıdılar. Yunanistan turizm açısından yıllardır adeta bir cennet olar…
Boğaziçi’nin Avrupa Yakası’nda camisi ile meşhur güzide semti Ortaköy, bu haftaki rehberimizde mercek altında. Geçmişi Antik Çağ’a kadar dayanan Ortaköy semti o dönemdeki ilk adını Bizans İmparatoru I. Basileios (hükümdarlığı 867-8…
Trafikti, iş stresiydi derken İstanbul’dan birkaç günlüğüne de olsa uzaklaşıp biraz huzur, biraz motivasyon depolamak için kendimizi doğaya bırakmak istiyoruz zaman zaman. İşte tam da o anlardan birinde yapılacak en güzel şeylerden bir tanesi Ağva’ya ka&…
İstanbul Beyoğlu’nun tarihi açıdan en zengin bölgesi olan Galata, eski Rum evleri, sinagogları, kiliseleri ve tabiki meşhur Galata Kulesi ile şehrin en çok ziyaret edilen semti. Diğer eski İstanbul semtlerine nazaran koruduğu dokusunun ve Arnavut Kaldırımlı sokakların &ccedi…
Şunun şurasında 10 yıl öncesine kadar, bahçeli evleri, ağaçlı sokakları ve parkıyla Kadıköy’ün en nezih semti olan Koşuyolu, son zamanlarda hızla açılan mekanlarla yeni yaşam merkezi olma yolunda ilerliyor. Eski sakin havasını aratsa da halen İstanbul’…
Bu hafta rehberimiz, Boğaziçi’nin en naif semti olan Kuzguncuk’tan. İstanbul Anadolu Yakası’nın ilk Musevi yerleşim bölgesi olan Kuzguncuk, tarihi yapıları, sakinliği ve vazgeçmediği mahalle kültürüyle nezihliğini korumuş nadir semtlerden biri. 17.…
Çok eski dönemlere ait bir içecek olan biranın Osmanlı’ya girmesinden yıllar sonra Bomonti Kardeşler’in 1890 yılında kurdukları Bomonti Bira Fabrikası, semtte keyifli bir kültürün başlamasına vesile olmuş. 1930’lu ve 50’li yıllar arasında, Bo…
İLGİLİ MEKANLAR
#
Mobil ile Her Yer Elinin Altında!
Yoldayken acıktığında ya da yeni mekanlar görmek istediğinde mekan.com uygulamasını kullanarak sana en yakın mekanları keşfet!
#
Restoran Paneli İşletmenizi internete taşıyın,
milyonlarca kişiye ulaşın!
HEMEN KAYIT OLUN