Ülkede kriz aldı başını gitti, turist gelmesi bir yana dursun işsizlik sebebi ile fiyatlar tavan yapınca yerli turistlerde tatil ve seyahat planlarını başka ülkelere özellikle de Yunan Ada’larına doğru taşıdılar. Yunanistan turizm açısından yıllardır adeta bir cennet olarak gösteriliyor ve gerçekten turizm konusunda her yıl gereken önem günün şartlarına ayak uydurarak veriliyor. Fiyatlar Türkiye’nin çok daha altında ancak hizmet kalitesini sorarsanız neredeyse ülkemizden 10 kat daha iyi diyebiliriz. Ödediğiniz tutarın karşılığını almanızdan tutunda her daim taze ve lezzetli gıdalar ile karşılaşıyor olmanız, yerli halkın ve çalışanların sıcak ancak lakayıt olmayan tavırları, gittiğiniz her mekanda beklentinizin karşılığını alıyor olmanız gibi ülkemizi sollayacak çok fazla neden mevcut. Yıllardır anlatılan efsaneler bir kere gittiğinizde çürüyor, buna emin olabilirsiniz. Genel yargının aksine aslında Türkleri gayet seviyorlar hatta bizim onlar için maddi çıkar güdseler bile yerimiz ayrı; Türkler Avrupalı turistler ülkeye gitmediği zaman da dahil olmak üzere Yunan Adaları’nı tercih etti ve krizin daha az zararla atlatılmasını sağladı.
Her yıl olduğu gibi bu sene de kapıda vize uygulaması Haziran ayı itibari ile başladı ve Schengen sorunu ile yüz yüze gelmeden adalara gitme fırsatı doğdu. Kapıda vizenin ne olduğunu sorarsanız yaz aylarını kapsayan, belirli dönemler içinde Yunan ve Türk hükümeti arasında yapılan anlaşmaya göre belirlenmiş adalara Schengen vizesine ihtiyaç olmaksınız gittiğiniz vizedir şeklinde yanıt verebiliriz. Tek girişli şekilde verilen bu vize ile Yunan topraklarına ya da Schengen ülkelerine gitmek mümkün değil, sadece gittiğiniz ada içerisinde ve diğer, bu prosedüre dahil olan adalara giriş yapabilirsiniz. Bu adalar ise Rodos, Kos, Samos, Midilli, Meis ve Sakız adaları. Bizde eğer yaz tatili için henüz bir plan yapmadıysanız ve Yunan Adalar’ı için can atıyorsanız diye Midilli Ada’sını sizler için yazdık.
Midilli Adası’nı tercih etme sebebimizi sorarsanız size ulaşımın kolaylığından, ülke olarak kuvvetli bağlarımızdan, doğasının harika olmasından, gıda anlamında harika ürünler barındırmasından ve şahane denizinden bahsedersek yeterli olacaktır diye düşünüyoruz. Öncelikle Midilli’ye gidiş Ayvalık üzerinden gerçekleşiyor. Eğer şansınız varsa ada’ya gitmeden önce Cunda’da biraz zaman geçirmenizi ve Midilli’ye geçtiğinizde iki ada arasında kıyas yapmanızı öneririz. Ada’ya gitmek için limanda bulunan feribotları kullanmanız yeterli. Ulaşımı sağlayan 2 farklı firma var ve eğer daha önceden rezervasyon yaptırırsanız aracınızı da geçirmeniz mümkün. Feribot seferi öncesi biletlerinizi internetten almanız da kolaylık olacaktır, bizden söylemesi! Bir ada olması sebebi ile toplu taşıma kısıtlı ancak kendi aracınızı götürürseniz ya da ada civarından araç kiralarsanız köşe bucak gezme imkanı yakalarsınız. Araç kiralama fiyatlarının da Türkiye’den çok daha ucuz olduğunu belirtmeden geçmeyelim.
Ada’ya ulaşım sağlayan feribot firmalarının arasında bir fark bulunmuyor. Vizenizi feribot yolculuğunuz öncesi alıyorsunuz, gerekli olan evraklar Schengen vize evrakları ile aynı ancak vize alımı sırasında ki prosedür oldukça kısa ve kolay. Vize işleminiz sırasında size Yunan’ca cümlerden oluşan bir kağıt veriliyor ve üzerine kişisel bilgilerinizi yazmanız bekleniyor. Bu belgeyi yolculuk sonrası feribottan inerken Yunan polisine teslim etmeniz gerekiyor. Ayvalık’tan Midilli’ye kaptanın keyfine kalmış olduğu için bazen 1 saat 15 dakika bazense 1 saat 45 dakika sürüyor. Cunda kıyılarını izleme fırsatı bulacağınız yolculuğunuz Midilli adasının heybeti ile karşılaştığınız andan itibaren daha da unutulmaz bir hal alıyor. Feribot önce Mytilni’ye yanaşıyor, burasın adanın tam olarak merkezi oluyor. Aslında adanın adı Mytilini ancak Osmanlı döneminde topraklarımıza en yakın ada olma sebebi ile bu şehrin ismi kullanılmış zaman içerisinde şekil değiştirmiş. Sonrasınad ada Midilli olarak anılmaya başlanmış. Aslında adayı tüm dünya da Lesvos olarak biliyor.
Mitilini İstiklal Caddesi’ni andırıyor olsa dahi büyüklük açısından yakınından geçme şansı dahi yok. Sahil yolu üzerinde paralel uzanmış bu yolda sıra sıra dükkanlar bulunmakta ve alışveriş yapmanız için çok uygun. Caddeyi tamamen gezdikten sonra yolun sonunda rastlayacağınız tavernalardan birine girerek karnınızı doyurabilirsiniz. Eğer peki ne yemeliyim? diye sorarsanız bizim meyhane olarak adlandırdığımız onların ise taverna ya da Quzeri dediği mekanlarda mezeler ile felekten bir gece çalabilirsiniz. Bu şehrin tostunu yemeden gelirseniz çok pişman olacağınızı da söylemezsek olmazdı. Eğer gündüz sahil kenarında serinlemek isterseniz şahane bir frappe ile kendinize gelebilirsiniz. Gezilip görülecek nereler var derseniz bütün ada baştan sona emrinize amede. Dilerseniz tarihi köşeleri keşfedebilir, isterseniz Ada’nın kendine özel eşyalarından hediyelikler alabilir isterseniz de meyhane lezzetleri ile gastronomi turu edasında bir tatil geçirebilirsiniz. Konaklama konusunda ise size çok fazla detay vermek istemiyoruz çünkü herkesin konaklama konusunda beklentisinin farklı olduğunun farkındayız. İnternet araştırması sonucu bulacağınız kendinize en uygun otel ya da motellerde belirleyeceğiniz fiyat aralıklarında konaklamanız mümkün olacaktır.
Midilli Adası’nın oldukça büyük bir ada olduğunu göz önünde bulundurarak tatil planlaması yapmanızı öneririz. Şimdiden iyi tatiller!