"Eski kadıköy'lüyümdür...Köyüm pide yıllardır önünden geçip gittiğim ama hiç yemediğim bir mekandı...Genelde hep kalabalık oluşu dikkatimi çekmiş,bunca insanın yanılıyor olamayacağını, herhalde iyi bir yerdir diye düşünmüşümdür. Bir kaç gün önce bu kez geçip gitmeden içeri giriverdik. Bir mantı, İsmi karmakarışık olan pideden bir buçuk porsiyon, yanına da gavurdağı salata istedim. Az sonra bunca yıl içeri girmeyerek bir şey kaybetmediğim gibi iyi etmiş olduğumu gördüm. Mantı tatsız ve sıradandı...Gavurdağı denen salata içine biraz ceviz doğranmış mevsim salata gibiydi. Pideye gelince; içinde sözde kavurma sucuk ve pastırma var ama nasıl bir malzeme kullandılarsa hiç birinin tadını hissedemedik.Lezzet pideden ziyade zincir ucuz donmuş malzemeli pizzalara benziyordu. Yahu yediklerimden numunelik bir tanesi iyi olsaydı bari :( Keyifsiz ayrıldık."
"Mekan Barbaros Bulvarı'nın ortalarında...Şirin...Ortam rahat...Garsonlar sempatik...Bira ve içkilerin indirimli zamanları oluyor faydalanılabilir...Burger ve çakmaktaş adlı ızgara antrekot tabağı denedik...Lezzet için ne iyi ne kötüydü diyebilirim."
"Çiya Kadıköy... Bir süredir lezzette düşüş var diyordum ama bu kez beni yalancı çıkardı...Yabancı dergilerde boy gösterip turist çekmeye başladığından beri hala oldukça pahalı...Ayvalı kuzu kol , keşür dolması(kara havuç) ,işkembe yahnisi,kış kabaklı sarımsak aşı ve çeşitli mezeler denedim. Ayvalı kuzu kol cidden özel bir lezzet ve belli zamanlarda hazırlanıyor.Genel anlamda lezzet pek hoştu...İkram edilen şerbetlerden sumak ve karadut şerbeti de ilginç tadlar...Arada bir yoklanması gereken bir mekan.."
"Soğuk bir şubat akşamı blogger arkadaşlarla birlikte tadım etkinliğindeyiz. Yer, kısa bir süre önce Nişantaşı’da açılan popüler işletme Arruha(Urfa’nın eski isimlerinden). Mekan çok büyük değil ama rahat ve kullanışlı olacak şekilde tasarlanmış. Fırın salonun içinde, yemeklerin nasıl pişirildiğini izleyebiliyorsunuz. Sigara içenler için yarı açık sayılabilecek, ısıtmalı ve oturumu oldukça rahat bir bölüm mevcut. Nazik işletme sahibi Ömer Bey’in mekan ve ürünler hakkında bizleri bilgilendirmesinin ardından yemeğe yoğurt çorbasıyla başladık, biraz tuzlu ama oldukça lezzetliydi. Ardından gecenin assolisti diyebileceğim lahmacunlar geldi. Odun fırını yerine doğal gazlı fırında yapıldığı halde, kullanılan etin kalitesi, karışımın oranı, incecik ve iyi pişmiş hamur(sanırım makineyle hazırlanıyor) hepimizin beğenisini kazandı. Ara sıcaklardan içli köfte oldukça başarılıydı. Ana yemek olarak da soğan kebabı ve patlıcan kebabı denedik. Patlıcanın mevsimi olmadığı halde lezzet fena değildi, tabi bir de mevsiminde yemem lazım. Soğan kebabı ise cidden bir harika, özellikle tadılması gerekenlerden. Bir de söğürme denemek isterdim ama malesef yoktu, kısmetse bir sonraki ziyaretimde artık. Finali künefe ve ‘şıllık’ denen ve incecik krep, ceviz ve tereyağı ile hazırlanan yöresel tatlıyla yaptık. Güzel bir akşamdı, yolunuz Nişantaşı’ya düşerse Arruha’da Urfa’nın yöresel lezzetlerini ve özellikle lahmacunu bir deneyin derim."
"Bloomberg deki belgesellerinden tanıdığımız şirin İtalyan amca Antonio’ya ait Carluccio’s un, Bağdat caddesi şubesi açıldıktan 10 gün sonra yorumu yazmıştım(15 ağustos 2014)...Duyduğumuz rahatsızlıktan ötürü yeniden yüklemek ihtiyacı hissettim…Beklenti yüksek olunca sonuç bazen pek tatmin edici olmuyor.Cumartesi akşamı mekan bomboş...Hızlıca iç dekorasyona ve üst kata göz attıktan sonra,havanın sıcak olması sebebiyle açık kısım yerine klimalı iç kısmı tercih ettik…Ambiyans,dekorasyon,müzik orta seviyedeydi…Menüde Risotto mare olmadığını farkedip garsona sorduğumuzda olmadığını, ama istersek bizim için malzeme ekleyip yapabileceklerini söylediler…İşin ilginç yanı,Kanyon şubesinde bir arkadaşım aynı durumla karşılaşmış ve çok daha bol malzemeyle hazırlanmış olmasına rağmen 32 tl ödeyerek isteği yerine getirilmiş…Durum bizim için biraz farklı oldu…Risotto Mare ve Parma pizza istedik…Yemekler geldi…Risotto içinde sadece 3 adet karides,2 ince dilim kalamar 5-6 adet minik midye mevcuttu…Adisyona hepsini ayrı ayrı eklemişler 3 karides için 10 tl, 2 ince dilim kalamar için 7 tl, 5-6 adet minicik midye için de 7 tl eklenmiş.Sonuç olarak arkadaşımın Kanyon şubesinde 32tl ödeyerek yediği risottonun çok daha az malzemelisine 43 tl yani %35 daha fazla ödemiş olduk…Pizzaya gelince, elektrikli fırında pişiriliyor ve bu fiyat aralığında bölgede daha iyi taş fırın İtalyan pizzaları yiyebilirsiniz…Ayrıca 330 ml su için 8 tl bence çok(fiyatı içtiğim kahveyle aynı)…Tatlı olarak Tiramisu denedim, (16 tl) lezzet orta karar.Cioccolato Fondente(dondurma ve çikolatalı ıslak kek) Lezzet orta karar, (17 tl)…Açıkçası fiyat/performans açısından yalnızca kahveleri beğendik.Mocha ve Bicerin gayet iyiydi…Evime yakın bir yerde açılmasına oldukça sevindiğim mekandan maalesef çok keyifli ayrıldığımı söyleyemeyeceğim…Adisyonu fotolar arasında bulabilirsiniz.(Not:Fiyatlar 2014 yılına aittir)"
"Bir döneme damgasını vuran başta büyük önder olmak üzere değerli bir çok insanın müdavimi olduğu tarihi Rus lokantası yeniden açıldı. Mekan.com etkinliğinde randevusuz yer bulmanın pek de mümkün olmadığı mekanı ziyaret şansı yakaladık. Meşhur sarı votka ile başlayan gece mezelerle devam etti. somonlu rus salatası, ızgara patlıcan sarma ve ıspanak pikariyi beğendim. Borsch çorbası lezzet anlamında bana pek uygun değil ama rus ve gürcü mantıları güzeldi. Beef strogonof lezzet anlamında iyiyse de yanındaki çıtır patatesler ve püre yerine sanırım makarnayla servis edilse daha iyi olurdu. Gecenin assolisti tatlılardı. Faberge yumurtası ve adını anımsayamadığım milföylü tatlıyı yeniden yemeliyim diye düşünüyorum. Nostaljik ambiyans ve akordeon eşliğinde güzel bir geceydi. Sizlere de böyle güzel bir gece dilerim."
"Yoğunluğu yüzünden bir türlü rezervasyon yaptıramadığım Can Oba Restaurant’a buz gibi bir şubat günü, soğuk yüzünden iptal edilen rezervasyonlar sayesinde ziyaret fırsatı yakalayabildim. İşletme Sirkeci’nin gastronomi merkezi Hocapaşa sokağında konumlanmış. Ortam ne lüks ne de salaş diyebileceğim bir esnaf lokantası görünümünde. İçeride yalnızca 5 küçük masa mevcut, kışın dışarıdaki masalar da kullanılamadığından yer oldukça kısıtlı. Mutfak küçücük, benim ve bir çok insanın Can Oba’yı bu minik dükkandan büyük lezzetler çıkarıyor olmasını takdir etmemize rağmen, yer darlığından servis elemanının işini yaparken zorlukla ve sandalyeme çarparak geçmesi, sıra dışı lezzetler sunan ve sonuna kadar hak etmiş olsa da yalnızca belli bir kesimin ödeyebileceği rakamlar karşılığı hizmet veren bir yerde, tuvalete gitmeniz gerektiğinde yandaki camiyi kullanmak zorunda olmanız biraz ironik.
Bu arada Can Bey’le küçük bir sohbet şansı da yakaladık, kendisi masamızı ziyaret edip yemekler ve kullanılan malzemelerle ilgili detaylı bilgi verdi. Şefimiz Almanya’da yıllarca kalburüstü lokantalarda çalışmış ve sonrasında deneyimlerini Türkiye’ye taşımış. Görünen o ki kendisi oldukça mütevazi ve sağlam bir birikime sahip. Gelelim yemeklere; yazılı bir menü olmadığından görevli bayan hızlı bir şekilde menüyü saydı. Çorbalardan balık ve kestane çorbasını denedik. Tabaklar büyük, porsiyonlar doyurucu. Servis ve sunum çok hoş(ucuz peçetelik ve su bardaklarıyla örtüşmese de). Balık çorbasında mezgit, deniztarağı, karides, midye ve ahtapot mevcut. Malzeme karkas halde bir süre bir arada bekletiliyor ve sonra taze olarak hazırlanıp servis ediliyor. Ayrıca deniztarağı ve ahtapot dondurulmuş değil, yurt dışından uçakla getirtiliyormuş, hatta Can bey bu yüzden maliyetin oldukça yükseldiğinden ve insanlara bunu anlatmanın güçlüğünden yakındı. Lezzet ve görsellik çok iyiydi yalnızca biraz fazla suluydu, biraz daha kıvam istiyordu sanki. Kestane çorbasında ise krema,kestane parçaları ve trüf mantarı yağı kullanılmış. Lezzet ve kıvam gayet hoştu. Ardından ortaya Ispanak ve istakoz sosu üzerinde deniztarağı ve somon fümeye sarılı kuşkonmaz, ana yemek olarak da ciğer, bir de ahtapotlu cevizli risotto istedik.
Ciğer tek elimeyle bir harikaydı altındaki püre ve yakışacağına pek ihtimal vermediğim elma, armut dilimleri, karamelize soğan ve defne yaprakları mükemmel bir uyum içindeydiler. Somon fümeye sarılmış kuşkonmaz ise bir başka güzellik. Cevizli risotto üzerinde muhteşem pişirilmiş yumuşacık bir ahtapot, turp filizleri ve minik kırmızı karabiberler,cherry domatesler,çilekler ve hatta çiçekler yummyyyy! Peki ya istakoz sosu ve ıspanak üzerinde dev deniz taraklarına ne demeli?
Show bitmedi, zevkten dört köşe olmuş damakların ve midelerin son kat cilasını atmak üzere tatlılar sahne aldı. Can Bey’in kendi yaptığı çikolatanın içinde servis edilen çilek parçacıklarıyla dolu muhteşem dondurma ve karamelli donmuş peynir tatlısı bizi bitirdi.
Bunca muhteşem lezzeti aynı zamanda tadabilmek normal şartlarda pek mümkün olmuyor. Yurt dışında ziyaret ettiğim birkaç Michelin yıldızlı lokantada edindiğim sınırlı deneyimlerime dayanarak rahatlıkla söyleyebilirim ki Can Oba Avrupa’da yer açmış olsa kesinlikle Michelin rehberinde yerini alırdı.
Bir dahaki ziyaretimde geyik eti, ördek ve tiramisu denemek istiyorum. Makul denebilecek rakamlarla mükemmel bir deneyim için, bu mekanı ziyaret etmenizi kesinlikle önerir, hepinize lezzetli günler dilerim."
"Mekan.com'un nazik davetiyle Zorlu avm de yer alan popüler mekanı deneme şansım oldu. Dekorasyonu hoş, ayrıca açık bir mutfağa sahip ,Ortam sıcak ,servis gayet iyi. Kuzu üzerinde oldukça çalışmışlar. Denediklerim arasında favorilerim kuzu kroket, Tom's Kitchen kebap ve marine edilerek 10 saat boyunca fırında pişirilen nohut yatağındaki kuzu but oldu. Güzel bir geceydi, muhtemelen tekrar ziyaret edeceğim."
"Epeydir gitmek istediğim mekanı sonunda ziyaret edebildik. Sakatatla aranız nasıl bilmem ama İstanbul’da bundan taze, temiz,lezzetli ve özenle hazırlanmışını bulabileceğinizi zannetmiyorum. Denediğim her şey 10 numaraydı. Sunumun ve düzenin bu kadar başarılı olması idarecisinin sempatik bir hanımefendi olmasından da kaynaklanıyor olabilir. Uykuluk tek başına bir lezzet festivali. Denemenizi şiddetle öneriyorum :)"
Takip Et
