info@mekan.com

2014 Alaçatı Trendleri

27 Haziran 2014
2014 Alaçatı Trendleri

Bir Gümüşlük, bir Cunda ya da bir Bozcaada gerçeği elbette ki var. Fakat gelin anlaşalım, eğriye eğri – doğruya doğru. Alaçatı başkadır… Bundan 10 yıl kadar önce sadece İzmirlilerin gözbebeği olan köy, artık deniz aşırı üne sahip, gözde bir tatil beldesi. Bu yıl yine çok özel, yine çok keyifli ve yine çok başka… Peki 2014 yazında Alaçatı’da ne var ne yok, nerelerde neler moda bir bakalım…

Alışveriş Yapın!

Söz konusu Alaçatı olunca, magnet, bardak altlığı  falan gibi jenerik hediyeliklerin, hatıraların yanı sıra, birbirinden orjinal dekoratif objeler de bulabilmek mümkün. Çünkü farkında mısınız bilmiyorum ama Alaçatı Türkiye’nin en ünlü tasarım destinasyonlarından biri haline geldi. Takıdan giyime ve ev dekorasyonuna kadar, başka hiçbir yerde bulamayacağınız birbirinden orjinal parçaları satan butik dükkanlar var her sokakta. Özellikle güzeller güzeli Hacımemiş Mahallesi’nde. İşte bunlardan bazıları:

Sakula Home

sakula-home

Çeyiz falan taraklarında hiç bezim yoktur ama buradaki her şeyi sırtlanıp evime götürmek istediğimi itiraf edeceğim. Böylesine orjinal ve keyifli bir dükkanın sahibinin Ege Üniversitesi Profesör Doktoru olması daha da dikkatimi çekti. Boyanmış taşlar, kumaşlar ve ahşap parçalar! Rengarenk… O berjerler, komidinler, tabureler, yastıklar… Hangisine bakacağını şaşırıyor insan. Arzu edildiği takdirde kişiye özel tasarım da yapıyorlar. İsmine gelince, sanskritçe. :) ‘Sa’ doğmak anlamına gelirken, ‘Kula’ aileyi ifade ediyor. Ürünlerin bir kısmını sahibi Prof. Dr. Mehtap Hanım tarafından bizzat tasarlanırken, bazıları da sipariş üzerine tedarikçilere yaptırılıyor. Ama önemli olan nokta, tamamı “el işçiliği”. Ve birbirinden kıymetli…

KartPostal

kartpostal

KartPostal da Hacı Memiş’in eskilerinden. 3 yıldır Dutlu Kahve’nin bulunduğu yol üzerinde hizmet veriyor. İçerisinde yüzlerce “melek” objesinin bulunduğu bir cennet. Spiritüel konularla pek alakasız biri olarak benim bile ilgimi çekti diyebilirim. Kartpostal’da satılan takıların ve dekoratif ürünlerin tamamı sahibi Hülya Hanım’ın el yapımı. Hülya Hanım’ın hikayesi de çok ilginç, vakt-i zamanında kendisi uzun yıllar TBWA ve Güzel Sanatlar Saatchi & Saatchi gibi büyük ajanslarda kreatif direktörlük yapmış. Ve sonunda hayalimi gerçekleştirerek İstanbul’u terketmiş ve Alaçatı’ya yerleşmiş. İmrenerek dinledim. Bu arada bu kreatif vizyonu dükkanına, yaptığı işe birebir yansıtabildiği için de ekstra hayranlık duydum kendisine. Çünkü hanımların mutfağında da varolabilmek ve markalaşmak adına, bizzat tasarımını kendi yaptığı ambalajlarda kendi kahvesini de çıkarmış. Ayrıca Kartpostal’dan satın aldığınız tüm ürünleri yine farklı ebatlarda kendi tasarladığı, geri dönüşümlü çok şık ambalajlarda sunuyor. Sipariş üzerine şehir dışına da gönderim yapıyor fakat yerinde görülmeli. 

Bazen @Alaçatı

bazen-alacati

Bazen @Alaçatı bir sanat ve tasarım tapınağı gibi. Sahibi, Capitol Ogilvy’nin eski Account Direktörlerinden Banu Maga. Müthiş sanat meraklısı, inanılmaz çok yönlü ve zarif bir kadın. Ne kadar rafine bir zevke sahip olduğunu hem Bazen’deki parçalara göz gezdirerek, hem de ortaklarından biri olduğu Kapari Bahçe’nin dekorasyonuna ve menüsüne bakarak anlayabilirsiniz. Kapari Bahçe’ye yazının sonlarına doğru değineceğim.

Banu Hanım sanattan tasarıma, mutfakta mimariye kadar oldukça farklı konulara ilgi duyarak çeşitli atölye ve eğitimlere katılmış, ve daha sonra bunların hepsini Bazen @Alaçatı’da aynı çatı altında toplamış. Alaçatı’da eski bir Rum evini dekore ederek, hem dekorasyon alanında çözümler sunan hem de sanatçı ve tasarımcıların çalışmalarını sergileyebileceği bir mekan haline getirmiş.

İçlerinde pek çok kıymetli tasarımcıların parçalarının yer aldığı Bazen Alaçatı’da, Zeynep Erol, Özlem Tuna (Zerre Design), Birsen Canbaz, Orge Tulga, Feleksan Onar (Fhy-Shan), Nuray Aslanoba (Nahara),  Dilek Aksu (Bobbin), Nermin Benardete-Nazan Hayim (Ark),  Pınar Yeğin-Deniz İkiışık  (Rumisu), Bengül Moral (Benmorr), Nilüfer Tarzı,  Defne Deniz (Takı), Ebru Can (Crystal& Marble) gibi isimlerin tasarımlarına rastlamak mümkün. Tekstil, takı, ev dekorasyon, antika parçalar… Kısacası Bazen’de yok yok…

Yiyin – İçin!

Üstünde biten sebzenin sebze, meyvenin de meyve gibi koktuğu ender bereketli topraklardan bu Alaçatı. Deniz ürünlerine hiç girmiyorum bile. Kalamarı, balığı, ahtapotu ayrı hikaye. Onun dışında karşı komşusunun hediyesi mis gibi damla sakızıyla tatlanan envai çeşit lezzet var üzerinde yıllardır süregelen… Ayrıca bana kalırsa Türkiye’nin en gerçek, en sevimli ve en salaş meyhanelerine de burası ev sahipliği yapıyor. Yenilerden ya da yeni trend olanlardan birkaçını aşağıda sıralıyorum.

Mancar

mancar

Köyün yenilerinden. O bir İtalyan. Ve Ege’den de Michelin yıldızlı Aşçı çıkarmak gibi ulvi bir amaçla kurulmuş… Şu anki menüsü Michelin yıldızlı İspanyol şef Daniel Lopez Inza tarafından tasarlanmış ki kendisi de bir Ege mutfağı aşığı (kalp). Mekan eski Alaçatı Kır Evi’nin olduğu yere açıldı. İsmi ise aslında her bulduğu otu yiyen Egelilerin lütfedip açtığı “yenilebilen yabani otlar” kategorisine verdikleri isim. Mancar :) İnanılmaz keyifli ve romantik, şiddetle tavsiye! 

Limon Bahçesi

limon-bahcesi,

Hacı Memiş’in en yenilerinden.  Mayıs ayının sonunda açıldı. Ege ve Akdeniz yemeklerini limon ağaçları altındaki köy evinin avlusunda yiyebileceğiniz şahane bir yer. Limon Bahçesi’nde klasik tatlara yer yok. Asma yaprağında köfte, Papacaki, Kirde Kebap gibi ilginç lezzetlere hazırlıklı olun. Mekanda set menü uygulanıyor ve bu menü her hafta değişiyor

Kapari Bahçe

kapari-bahce

Bazen Alaçatı’nın sahibi Banu Maga, Alaçatı’daki 2. mekanı olarak Haziran başında açtı Kapari Bahçe’yi. Kapari Otel’in sahibi Oluş Hanım ile birlikte hayata geçirdiği bu bahçede, sanatçı ve tasarımcıların dışında şeflere de yer verecek. Mekanın yerinde, 1800′lü yıllarda Hacı Memiş’in en büyük konağı varmış. Yıllardır konağın yerinde yeller eserken, enkazın taşları büyük bir özenle korunmuş. Banu Hanım da Kapari  Bahçe’yi dekore ederken birebir o taşları kullanmış. Mekan tamamen taş ve ahşaptan ibaret bir bahçeden oluşuyor dersem, sanırım nasıl bir konsepti tarif ettiğimi anlarsınız. Maga Kapari Bahçe’de tamamen Ege’nin iki yakasının yerel lezzetlerini sunuyor. Mekanın ilk konuk şefi Stathis Tapiapis, damla sakızıyla harikalar yaratıyor. Erken gitme fırsatı bulur da onu kaçırmazsanız, “Sakızlı Panna Cotta”sını ve “Sakızlı Ahtapot”unu denemeden dönmeyin!

Şerefe Balık

serefe-balik

Alaçatı’nın eskilerinden Şerefe Meyhane’yi herkes bilir. Şerefe Meyhane bu yıl bölünmüş. Bölünmüş derken, küçülmüş sanmayın, aslında 2′ye katlamış kendini. Bulunduğu sokaktaki karşı mekanı da satın almış işletmeci. Orası da neredeyse Şerefe Meyhane kadar var,  300 kişi kapasiteli. Klasik Meyhane menüsüne sahip Şerefe Meyhane’den farklı olarak, Şerefe Balık; böcek ve balık ağırlıklı zengin bir menüye sahip. Fiyatlar oldukça makul, ve yine yemyeşil, yine mis gibi çiçek dolu, yine çok salaş ve çok alaturka… Tam bir akşam sefası…

Tektekçi Alaçatı Port

tektekci-alacati-port

Efendim, 2014 yazı Tektekçi’nin Çeşme’ye çıkartma yazı oldu sanırım. Tektekçi Alaçatı ve Tektekçi Ramo Beach’ten sonra Altınkum mevkiindeki Fly Inn’de de kendine bir yer açan zincir şimdi de Alaçatı Port’a yerleşti. Gözümüz yok, daha da çoğalsın. Ama geçtiğimiz haftalarda açılışına katılma şansı bulduğum Alaçatı Port şubesi artık pes dedirtti. Alaçatı Port zaten bu gezegenden bir yer gibi değil, adeta bir cennet! Tektekçi de onun en güzel köşesine kondurmuş son şubesini yahu…  Denizin üstünde, tropikal ada clublarını andıran bir dekorasyonun içinde lezzetli shotları yuvarlıyorsun tek tek, daha ne olsun…Ayrıca bu yeni noktanın bir diğer önemli detayı da, mutfağı olan ilk Tektekçi olması. Mekan “tek tek” konseptine uygun, çatal bıçak kullanmaksızın tüketilebilecek birbirinden lezzetli yemekleri yiyebileceğimiz şahane bir mutfağa sahip. Deniz ürünleri, peynirli atıştırmalıklar vs… Ve inanın bana o mutfak çok emin ellerde :) Şimdiden afiyet olsun.

Yüzün!

Dalgalı deniz seven var mıdır benden başka bilmiyorum ama Alaçatı temiz, dalgalı, denizi, uzun geniş plajları, yumuşacık  kumlarıyla standartları çok yukarılara çekiyor. Kalabalık ve gürültülü plajlardan hazzetmeyenleri Ilıca & Dalyan taraflarına doğru alalım ama Alaçatı (ve yakınları)  bu yaz da birbirinden renkli beach clublarla sezona merhaba dedi.

Before Sunset

before-sunset

Alaçatı’da sayılmaz, Altınkum – Ovacık mevkiinde, geçen yaz açıldı. Nisbeten diğer beachlere oranla sakin fakat gün batımını izlemek için adı üstünde en ideal beachlerden. Giriş ücreti geçtiğimiz sezon 20 TL idi.

Quente Beach Club

Quente-aquente

Bu da Eski Paşalimanı’nda yer alan güzide plajlarımızdan. Denizine Şifne’nin şifalı termal suları karıştığı için suyu  her daim ılık. Aquente adında sıcak sulu bir havuzu var. Günbatımını burdan izlemek de eşsiz keyif. Deniz suyu sığ ve ılık olduğu için çocuklu aileler açısından da ideal. Giriş ücreti 30 TL.

Fly Inn

Geçtiğimiz dönemin CHP Çeşme Belediye Başkan Aday Adayı Mimar Hakan Dalokay’ın mekanı yeniden doğuyor. Bu sezon Aya Yorgi Koyu’nda açılıyor ve muhtemelen sezonun en hit mekanı olacak. Tam 40 bin kişilik efsanevi büyüklükte bir beach club. Sabırsızlıkla bekliyoruz…

Yazarın en önemli tavsiyesi: Lütfen topuklu ayakkabılarınızı evde bırakıp geliniz. Ve sinek kovar spreysiz dolaşmayınız.

Şimdiden Keyifli Tatiller! :) 

 
Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR

Kanyon AVM'de Nisan ayında açılan ve sinemanın üst katında bulunan Suvla, uzun zamandır adını sık sık duyduğum ve görüp yemeklerini denemek için fırsat aradığım bir mekandı. ''Şefler Ve İmza Yemekleri'' bölümümüzde, bu yıl bitmeden…
Geçtiğimiz aylarda, ilk defa sokak lezzetleri Michelin yıldızına layık görüldü! Michelin yıldızı, bir şefin alabileceği en büyük ayrıcalıklardan biridir. Öyle ki bu yıldız uğruna kendini paralayanlar, takıntı haline getirenler ve hatta alamadığında intihar ede…
Alıştığımız geleneksel meyhanelerden sıkılıp yeni arayışlara girdiğimiz şu sıralar canımız işletmeciler işe koyuldu ve yeni nesil meyhane konseptini hayata geçirdiler. Dekorasyonu, menüdeki enfes ve modernize edilmiş lezzetleri ve olmazsa olmaz müzikleriyle baştan aşağı yenilenmiş b…
Türk Mutfağı'nın baş tacı yemeği olan kebabın belki de en sevdiğimiz hali olan İskender'in hikayesini hiç merak ettiniz mi? Peki Bursa'da başlayıp önce Türkiye'de, daha sonra da dünyanın pek çok yerinde lezzetiyle kendisine yer bulan Döner'i…
​Sevdikleriyle birlikte uzun uzadıya ve keyfini çıkara çıkara yapılan bir brunch'ı kim istemez ki? Tüm ailenin buluştuğu o güzel masalarda pazar gününün en güzel etkinliği gerçekleşir. Bu pazar brunch rotanızı bu listeden belirleyin! Backyard…
Güzeller güzeli Moda, baharın gelişiyle renkten renge bürünürken, en keyifli kahvaltılara da ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Moda’nın sakin sokaklarında açılmış ve kısa sürede oldukça beğenilmiş en iyi kahvaltı mekanlarını tanımaya hazır mısınız? …
İstanbul'da şu soğuk günlerde rahatça nefes alabileceğimiz tek rotamız Boğaz. Boğaz manzarasına karşı keyif dolu vakitler geçirebileceğiniz oldukça uygun fiyatlı, cep yakmayan mekanları sizler için derledik. Saat Kule Cafe Boğaz manzarası ve Dolmabahç…
Karaköy’den tanıdığımız Dem, yepyeni şubesini Moda’da açtı! Çay tutkunlarının vazgeçilmez adresi olan Dem, Anadolu Yakası’na ferah bir nefes getirdi. Renkli dekoru, geniş çay menüsü ve taptaze atıştırmalıklarıyla eşsiz bir deneyim vaat edi…
Dansı, sanatı, açık hava müzesi niteliğindeki şehirleri ve tabi ki Gaudi’nin efsane eserleriyle sık sık andığımız İspanya, son dönemlerde mutfağıyla da kendini göstermeye başladı. Aslında köklü bir mutfak kültürü olan İspanyolların yemekleri dendi…
Ramazan’da oruçlu haldeyken hafta içi işle güçle bir şekilde zaman hızla geçiyor. Fakat hafta sonları, uzun yaz günlerinin de rehavetiyle bir türlü akşam olmak bilmiyor. Boş olan mide kan şekerini düşürdüğü için enerjim…
İLGİLİ MEKANLAR
#
Mobil ile Her Yer Elinin Altında!
Yoldayken acıktığında ya da yeni mekanlar görmek istediğinde mekan.com uygulamasını kullanarak sana en yakın mekanları keşfet!
#
Restoran Paneli İşletmenizi internete taşıyın,
milyonlarca kişiye ulaşın!
HEMEN KAYIT OLUN