Geçtiğimiz haftalarda ülkemizin başkenti olan Ankara‘da kültürel ve turistik anlamda geniş kapsamlı ziyaretlerde bulundum. Daha önceleri birkaç kez Ankara gitmiştim fakat kapsamlı olarak gezme fırsatı elde edememiştim. Bu yazımda sizlere Ankara’daki gezi rotamdan ve Ankara’nın üzerimde bırakmış olduğu etkilerden bahsedeceğim. Tabi biraz da etkileyici Ankara fotoğrafları… Ankara gezilerimi 1 hafta boyunca çeşitli günlerde gerçekleştirdim. Çünkü gitmemdeki tek amaç kültürel gezi değildi, akraba düğünümüz de vardı :) Fakat kafa karıştırıcı olmasın diye sizlere uygun güzergahlar halinde derleyerek sunacağım.
Her şey Yüksek Hızlı Tren ile başladı! Ankara’ya ulaşmak için İstanbul – Ankara arasında gerçekleştirdiğim yüksek hızlı tren yolculuğu gayet keyifliydi. Tabi yüksek hızlı dendiğine bakmayın; ara duraklar ve yapımı devam eden raylar nedeniyle sürekli durmak zorunda kalan trenler uzun bir süre istenilen yüksek hıza çıkamıyor.
Trenlerin İstanbul’daki başlangıcı geçici olarak Pendik’te. Zaten Avrupa Yakası’ndaki (Zeytinburnu) evimden Pendik’e ulaşmak yaklaşık 1 saatimi aldı, o da Marmaray ve Metro sayesinde. Diğer ilçelerde oturan kişilerin Pendik’e ulaşması biraz daha geç sürüyor. 4 saat de Pendik-Ankara arası sürdü. Yani yine otobüs yolculuğu ile eş değer bir zaman diliminde diyebiliriz.
Tren yolculuğu gayet iyiydi. Vagonlara ücretsiz Wifi hizmeti bile sunmuşlar. Fakat tek eksik koltuklarda USB girişinin bulunmamasıydı.
PARKLAR – KIZILAY – TURİZM OFİSLERİ
Ankara benim hayran kaldığım bir şehir. Diyeceksiniz ki İstanbul aşığı Fozdemir’e ne olmuş böyle? :) Olan oldu, İstanbul’un yeni sahipleri mahvetti güzel şehrimizi, artık İstanbul yaşanılabilir bir şehir olmaktan çıktı. Curcunanın içinden Ankara gibi bakımlı bir şehre geçiş yapmak beni oldukça huzurlandırdı. Başkentimiz oldukça düzenli ve temiz bir şehir. Özellikle parkları efsane. Gençlik Parkı, Kuğulupark, Dikmen Vadisi, Göksu Parkı, Harikalar Diyarı, Altınpark, Cemre Parkı… Hepsine gidemedim belki, ama az çok hepsi hakkında bilgi sahibi oldum. Belki bir sonraki gidişimde tamamını gezme fırsatı elde ederim. Ankara’nın denizi yok, ama bana kalırsa İstanbul gibi denize sahip birçok şehre fark atacak parklara sahip. Karasal iklimde nefes alacakları çok alan var, doğal güzellik hat safhada. Ana yollardaki ve caddelerdeki dev ağaçlar, yabancı ülkelerdeki dev bulvar caddelerini anımsatıyor adeta.
Kızılay denilen semt ise şehrin tam merkezi, Ankara’nın kalbi sayılır. Yani çoğu toplu ulaşım araçları ve ana yollar Kızılay’a çıkıyor mutlaka. Ankaralılar için ortak bir buluşma noktası da denilebilir. Kızılay’ın yakınlarındaki en popüler caddelerden biri de Karanfil Sokak. Bana çok cazibeli gelmese de Ankaralıların buluşma mekanlarından biri haline gelmiş.
Eğer Kızılay çevresindeki işlek şehir merkezinde insanların içine karıştığınız cıvıl cıvıl bir şehir turu düşünürseniz tavsiye edeceğim en iyi güzergah Kuğulu Park – Tunalı Hilmi Caddesi – TBMM – Kızılay Meydanı – Sıhhiye ve Ulus (Gençlik Parkı) olacaktır. Tabi dilerseniz siz ters yönde de tura çıkabilirsiniz :)
Ankara’ya birgün gidersiniz diye kısaca Turizm Ofislerinin konumlarından da bahsedeyim size. Kültür Bakanlığı’nın Turizm Ofisinin biri Tarihi Tren Garı‘nın içinde bulunuyor, diğeri de Ulus’taki Kültür ve Turizm Bakanlığında. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Turizm ofisine ise Ankara Kalesi’ndeki tarihi evlerde denk geldim. Bilgilendirme açısından Belediye’nin broşürlerini daha başarılı buldum. Bunlar benim eriştiklerim. Listenin tamamına ilgili kurumların resmi sitelerinden ulaşabilirsiniz.
ULUS – HEYKEL – ESKİ TBMM BİNALARI
Gezime ilk olarak Ulus’tan başladım. Çünkü Ankara’da gezilebilecek çoğu turistik mekan Ulus çevresinde. Ulus’tan yürüyerek çoğu tarihi yere gidebilmeniz mümkün.
İlk olarak Cumhuriyet Caddesi üzerinden Ulus Heykel meydanına doğru yol aldım. Bu yokuş yol üzerinde bizi ilk olarak 2.TBMM binası karşılıyor. Birkaç adım ötesinde ise 1.TBMM binası bulunuyor. İlk olarak Cumhuriyet Müzesi olarak kullanılan 2.TBMM binasına girdim. Müzenin yönetimi Kültür Bakanlığı’nda, yani Müzekart ile giriş yapmanız mümkün. İçerde Cumhuriyet kurulmasında aktif rol almış birçok şahsiyeti görebilmeniz mümkün. Başta Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere birçok önemli isme ait şahsi eşyalar ve bilgiler müzede mevcut. Atatürk’ün konuşma yaptığı ana meclis salonunun iç mimarisi beni kendine hayran bıraktırdı. Salonda Atatürk’ün konuşmasının yankılanıyor olması sizi ister istemez o tarihi dönemlere götürüyor.
Daha sonra biraz ilerdeki 1. TBMM binasına geçiş yaptım. Genel olarak bakıldığında 2. TBMM binası 1. TBMM’ye göre daha görkemli. Çünkü şuanda Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak kullanılan asıl 1. TBMM binası zamanında halktan gelen yardımlarla restore edilmiş ve apar topar meclis olarak kullanılmış. Zamanında meclis için kullanılabilecek en az maliyet gerektiren bina Ulus’taki bu binaymış. Uzun süre Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına tanıklık eden bina daha sonra bu ulvi görevini 2. TBMM binasına devretmiş. Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak kullanılan 1. TBMM binasının yönetimi TBMM Milli Saraylar’a ait. Bundan dolayı Müzekart geçmiyor. Fakat ücreti çok fahiş değil. İçeride fotoğraf çekimi yasak olduğu için size görüntüler sunamıyorum. Ankara’ya yolu düşen her Türk genci bu iki önemli tarihi binayı mutlaka ziyaret etmeli.
1.TBMM’den çıktığınızda karşınıza tarihi bir Atatürk heykeli çıkıyor. Ankara’nın simgesi haline gelen bu heykel, zamanla çevresine yapılan binalar nedeniyle eski fotoğraflardaki havasını kaybetmiş.